15 Aralık 2010 Çarşamba
Seohocasi.com ödül dağıtıyor!!!
http://SEOhocasi.com yeniden ödüllü bir yarışma ile karşınızda. Yarışmaya katılan herkes Ücretsiz Seo Kitabına sahip oluyor. http://www.Buroteknik.com Sponsorluğu ile düzenlenen yarışmada 3 Büyük Hediyeden Biri sizin olabilir. 12.2 MP Fotoğraf Makinası, 1 TB Taşınabilir HDD ve Samsung C3053 Cep Telefonu hediyelerinden birini kazanmak için http://www.seohocasi.com/buroteknik-yarismasi/adresinden yarışmaya katılmanız yeterli.
6 Aralık 2010 Pazartesi
Aorhan.com'da büyük çekiliş
aorhan.com birinci yılını doldurması nedeniyle, ödüllü bir çekiliş düzenleyerek bu sevincini paylaşıyor. Çekilişte Smyrna.com.tr tarafından 1 yıllık Linux Mega Hosting Paketi,SEOhocasi.com tarafından 5 adet SEO Kitabı, Buroteknik.com tarafından 4 GB Toshiba USB Bellek’ten biri sizin olabilir. Çekilişe katılmak oldukça kolay, kazanmak ise daha kolay. Çekilişe katılmak için yapmanız gerekenler ve detaylı bilgi almak için linke tıklamanız yeterlidir http://www.aorhan.com/cekilis.html
5 Aralık 2010 Pazar
Bir kez daha merhaba
Arkadaşlar merhaba,
Yine depresif hallere büründüm. Lanet olsun diyerek küfretmeye başlamak geliyor içimden. Halbuki ortada kaydadeğer bir sebep yok. Yine de küfür etmek güzel. Küfür dilin cilasıdır.
Yine depresif hallere büründüm. Lanet olsun diyerek küfretmeye başlamak geliyor içimden. Halbuki ortada kaydadeğer bir sebep yok. Yine de küfür etmek güzel. Küfür dilin cilasıdır.
15 Şubat 2010 Pazartesi
DEĞİŞİYOR HERŞEY HİÇ BİR ŞEY AYNI KALMIYOR NE ACI...
Ne acı ne acı insan kendine ne kadar yenik...
Herşeyden bunalmış vaziyetteyim. Neyin ne getireceğine dair hiçbir bilgim yok. Kıyıda köşede kalmış eski bir enstrüman gibi hissediyorum kendimi. Aslında çok güzel şeyler yazmayı planlıyordum belki de yazdıklarımdan keyif alırlar diyordum ama son 3 gündür fena bir hayata ev sahipliği yapıyorum. Kısaca anlatayım.
Sanırım bir forum sitesi açacağım. İsmi konusunda bir fikre varamadım, öneriler bekliyorum. Ayrıca katılmanızı diliyorum.
Emitt'e katıldım ve zamanım kısıtlı oldugu icin 9 salondan sadece 3 ünü gezebildim. Bir turizm mezunu olarak hayıflandım diğer salonları gezemediğime. Ets Tur'un yaptığı bir ankette DVD film kazandım.-Million Dollar Baby- Hakkı Devrim, Yüksel Aytuğ ve Mustafa Topaloğlu'nu gördüm. Fotograflarını çektim. Bir sürü tanıtım katalogu ve brosürü aldım. Turon 9 standında genç bir arkadaş resim çiziyordu ve benim de resmimi karikatürize ederek çizdi. Ulvi Arı isimli ünlü bir pandomim sanatçısını fotografladım. Kendi ilçemin standı-Karasu,Sakarya- için fotograflar çektim.
Ve en kayda değer olan derdim şu: 4 yıl 2 aydır birlikte oldugum kız arkadasimdan iki gün öncesinde ayrıldım. İlk etapta bu beni acıtmadı ama iki günün sonunda dün aksam beni arayıp bana ait olan esyaları ne zaman geri vereceğini sormasının ardından arkadas kalmaya karar verdik kitap paylasimi film paylasimi yapmaya karar verdik ve kapattık. SOnra ise gece 3 kez daha aradı ve bensiz olmak istemediğini söyledi. Hayatımda hiç bu kadar ağlamadım, hıçkıra hıçkıra ağladım ve gözlerim şimdi bile kıpkırmızı... Neticede birlikte geçirilen 4 sene var ve ben ondan öncesini hatırlayamayacak kadar çok seviyordum onu. Bilmiyorum yeniden başlasak mı başlamasak mı?Hani derler ya ne sensiz oluyor ne de senle, işte aynen böyle bir durum... Onunla devam edersem sorunlarımız yine devam edecek ve biliyorum ki bir gün bitecek, iste bundan dolayı istemiyorum tekrar barısmak. Ama öte yandan onsuz da olmuyor ne yapacagımı bilmiyorum, bir seyler paylasmak istediğim zaman ilk o geliyor aklıma. ne yapacağımı bilemez haldeyim.
Neyse işte bu kadar, değişiyor herşey değişim bile..., Ne acı...
Herşeyden bunalmış vaziyetteyim. Neyin ne getireceğine dair hiçbir bilgim yok. Kıyıda köşede kalmış eski bir enstrüman gibi hissediyorum kendimi. Aslında çok güzel şeyler yazmayı planlıyordum belki de yazdıklarımdan keyif alırlar diyordum ama son 3 gündür fena bir hayata ev sahipliği yapıyorum. Kısaca anlatayım.
Sanırım bir forum sitesi açacağım. İsmi konusunda bir fikre varamadım, öneriler bekliyorum. Ayrıca katılmanızı diliyorum.
Emitt'e katıldım ve zamanım kısıtlı oldugu icin 9 salondan sadece 3 ünü gezebildim. Bir turizm mezunu olarak hayıflandım diğer salonları gezemediğime. Ets Tur'un yaptığı bir ankette DVD film kazandım.-Million Dollar Baby- Hakkı Devrim, Yüksel Aytuğ ve Mustafa Topaloğlu'nu gördüm. Fotograflarını çektim. Bir sürü tanıtım katalogu ve brosürü aldım. Turon 9 standında genç bir arkadaş resim çiziyordu ve benim de resmimi karikatürize ederek çizdi. Ulvi Arı isimli ünlü bir pandomim sanatçısını fotografladım. Kendi ilçemin standı-Karasu,Sakarya- için fotograflar çektim.
Bir de dün aksam bir arkadaşımda idik bir kaç kişi, cheescake yedik ,elma suyu içtik sonra sigara içtik. Yaklasık bir 3 saat falan muhabbet ettik ve ondan sonra ben bir tuhaf oldum. Bir anda midem bulanmaya basladi ve yoruldum. Sonra basim da agrimaya basladi terledim bir ter boşaldı ki sormayın. Neden oldugunu anlamadim ama eve dönüp ayaklarımın altına sıcak su torbası alıp yarım saat uyuyunca rahatladım.
Ve en kayda değer olan derdim şu: 4 yıl 2 aydır birlikte oldugum kız arkadasimdan iki gün öncesinde ayrıldım. İlk etapta bu beni acıtmadı ama iki günün sonunda dün aksam beni arayıp bana ait olan esyaları ne zaman geri vereceğini sormasının ardından arkadas kalmaya karar verdik kitap paylasimi film paylasimi yapmaya karar verdik ve kapattık. SOnra ise gece 3 kez daha aradı ve bensiz olmak istemediğini söyledi. Hayatımda hiç bu kadar ağlamadım, hıçkıra hıçkıra ağladım ve gözlerim şimdi bile kıpkırmızı... Neticede birlikte geçirilen 4 sene var ve ben ondan öncesini hatırlayamayacak kadar çok seviyordum onu. Bilmiyorum yeniden başlasak mı başlamasak mı?Hani derler ya ne sensiz oluyor ne de senle, işte aynen böyle bir durum... Onunla devam edersem sorunlarımız yine devam edecek ve biliyorum ki bir gün bitecek, iste bundan dolayı istemiyorum tekrar barısmak. Ama öte yandan onsuz da olmuyor ne yapacagımı bilmiyorum, bir seyler paylasmak istediğim zaman ilk o geliyor aklıma. ne yapacağımı bilemez haldeyim.
Neyse işte bu kadar, değişiyor herşey değişim bile..., Ne acı...
6 Şubat 2010 Cumartesi
Çok yoğun iki gün geçirdim
Merhaba arkadaslar,
Dün aksam isten 18:30 gibi çıktım, eve doğru yavaş yavaş yürürken tiyatro eğitmeni bir abim aradı.-Bu arada ben yetenek sınavına girmek istiyorum tiyatro alanında.(dramaturji ve yazarlık ile oyunculuk).Dislerimde bayağı bir eğrilik söz konusu oldugundan tel taktirip düzeltmek istiyordum tiyatro adına, çünkü bazı sesleri telaffuzum edemiyordum. Sonra beraberce, ortak tanıdğımız bir disci abimize gittik. Vakit hayli ilerlemis oldugundan ofiste kimse yoktu. Önce muhabbet ettik sonra da dislerimi kontrol etmeye basladi. Ve bana bir disin var oldukca cürük dedi. O cürük disimle ilgileniyordu ki bir de baktım disimi cekmis, yani anlayacağınız iğne vurmadan disimi cekti ve benim canım yanmadı. Sonra dis telinin max. 2 senede düzeltebileceğini söyledi. Sonra fiyatını söyledi:2500 TL... Benim icin oldukca yüksek bir rakam ama bakalım taksit falan halletmeye calisacağim. Ayrica iki disime de dolgu yapilacakmis; çok canım yanar mı?
Sonra eve geldim, dus aldim ve babannemin dizine yattim. O da bana masaj yapti sağolsun. Ellerini yavaş yavaş sırtıma bastırdı. Dermanı kalmamış ellerinde biliyorum fakat bana masaj yaparken o kdar mutlu oldu ki anlatamam. Sonra beraber sohbet ettik sobanın başında. Babamın eski aşk hayatını anlattı bana:) Ben de bir baktim ki babamın hayatı oldukca enteresan ve okunmaya değer ögeler iceriyor. Dedim ki ben bunu kitaplaştırayım. Evet sevgili okur babamı kitaplaştıracağım:)Bakmayın burada düşük cümleler kurduguma, noktalama ve imlaya dikkat etmediğime...
Bu arada babannem 87 yaşında, Allah bol bol ömür versin insallah hepimizin sevdiklerine.
Bunlar dünün özetiydi.
Sİmdi de bugün
(Haftalık yayınlanan bir yerel gazetede calisiyorum)Gazete cikmis oldugundan bugün ise biraz daha gec gittim.-12 de- hemen bir kongreyi fotografladım. Ardından bir mühendislik-mimarlık bürosunun acılısını ve ardından da bayan basketbol takımızı ve tüm bunlar süresince disaridaydim. Ofise 17:00 gibi geldim ve yine düzenlemelerle mesgul oldum gazetede. Sİmdi de arkadaslarimla bulusacagim:)
Muhabbetle...
Dün aksam isten 18:30 gibi çıktım, eve doğru yavaş yavaş yürürken tiyatro eğitmeni bir abim aradı.-Bu arada ben yetenek sınavına girmek istiyorum tiyatro alanında.(dramaturji ve yazarlık ile oyunculuk).Dislerimde bayağı bir eğrilik söz konusu oldugundan tel taktirip düzeltmek istiyordum tiyatro adına, çünkü bazı sesleri telaffuzum edemiyordum. Sonra beraberce, ortak tanıdğımız bir disci abimize gittik. Vakit hayli ilerlemis oldugundan ofiste kimse yoktu. Önce muhabbet ettik sonra da dislerimi kontrol etmeye basladi. Ve bana bir disin var oldukca cürük dedi. O cürük disimle ilgileniyordu ki bir de baktım disimi cekmis, yani anlayacağınız iğne vurmadan disimi cekti ve benim canım yanmadı. Sonra dis telinin max. 2 senede düzeltebileceğini söyledi. Sonra fiyatını söyledi:2500 TL... Benim icin oldukca yüksek bir rakam ama bakalım taksit falan halletmeye calisacağim. Ayrica iki disime de dolgu yapilacakmis; çok canım yanar mı?
Sonra eve geldim, dus aldim ve babannemin dizine yattim. O da bana masaj yapti sağolsun. Ellerini yavaş yavaş sırtıma bastırdı. Dermanı kalmamış ellerinde biliyorum fakat bana masaj yaparken o kdar mutlu oldu ki anlatamam. Sonra beraber sohbet ettik sobanın başında. Babamın eski aşk hayatını anlattı bana:) Ben de bir baktim ki babamın hayatı oldukca enteresan ve okunmaya değer ögeler iceriyor. Dedim ki ben bunu kitaplaştırayım. Evet sevgili okur babamı kitaplaştıracağım:)Bakmayın burada düşük cümleler kurduguma, noktalama ve imlaya dikkat etmediğime...
Bu arada babannem 87 yaşında, Allah bol bol ömür versin insallah hepimizin sevdiklerine.
Bunlar dünün özetiydi.
Sİmdi de bugün
(Haftalık yayınlanan bir yerel gazetede calisiyorum)Gazete cikmis oldugundan bugün ise biraz daha gec gittim.-12 de- hemen bir kongreyi fotografladım. Ardından bir mühendislik-mimarlık bürosunun acılısını ve ardından da bayan basketbol takımızı ve tüm bunlar süresince disaridaydim. Ofise 17:00 gibi geldim ve yine düzenlemelerle mesgul oldum gazetede. Sİmdi de arkadaslarimla bulusacagim:)
Muhabbetle...
5 Şubat 2010 Cuma
Baktım kimse beni mimlemiyor ben de kendimi mimledim:)
Çantamdakiler.
1_)İki ters iki düz örülmüs gri atkım ve berem-sevgilim ve annesi sağolsun-
2-)Okunmayı bekleyen 2 haftalık birikmis gazeteler ve ekleri-Sabah,Hürriyet,Habertürk,Star-
3-)Yazar mısın isimli eski bir yarismaya ait kitap
4-)Günes gözlüğüm
5-)Öykü Sanatı isimli kitap
6-)Yüzbaşının kızı isimli kitap
7-)Bir gazetenin verdiği kalem-kırmızı-
8-)Buket Uzuner, Gelibolu adlı kitap
9-)Bir Senaryo Yazmak isimli kitap
10-)Şiirlerimi geçirdiğim siyah ajanda
11-)Doğadan Böğürtlen Çayı
12-)Bir zamanlar içinde cüzdan bulunan hediye paketi-sevgilimin hediyesi-
13-)Escada isimli bir parfüm-unisex dediler ama bayan parfümü gibi-
14-)Bim'in Blume marka kağıt mendili-Ambalajını değistirmisler,daha koyu yapmislar.
15-)Kalın uçlu Nokia sarj aleti
16-)Kareli Not defteri
Ve Kocaeli Üni. logolu çantam:)
Acıktım:)
Siz blogdaslarım bu kadar güzel yemek, pasta, kek, börek,pogaca fotograflarını daha az koyar mısınız lütfen, cok ac gözlü oldum ben bugünlerde, hepsinden yemek istiyorum.
4 Şubat 2010 Perşembe
İş Fırsatları
Arkadaşlar merhaba Sabah Gazetesi'nin İş'te İnsan ekideki bilgiye göre çeşitli kurum ve kuruluşlara 100.000 in üzerinde personel alımı yapılacaktır.
Söz konusu haber aşağıdaki bağlantıdadır.
Faydalı olmasını temenni ediyorum.
Muhabbetle...
http://www.isteinsan.com.tr/isteinsan_gazete/ozel_sektorden_istihdam_atagi.html
Söz konusu haber aşağıdaki bağlantıdadır.
Faydalı olmasını temenni ediyorum.
Muhabbetle...
http://www.isteinsan.com.tr/isteinsan_gazete/ozel_sektorden_istihdam_atagi.html
Kupon biriktiriyorum:)
Star Gazetesi'nin 29 kupon karşılığında vereceği 14 kadar polisiye ve gerilim içerikli kitap kampanyası icin kupon biriktirmeye başladım. Hesaplasak tanesi 70 kurusa denk geliyor, e bu fırsat da kacirilmazdi hani. Daha önce de vermis aynı gazete ama ben görmemisim:( Hepinize tavsiye ederim.
Simdi aklıma geldi de, babam da kupon biriktirirdi önceden. Tabii önceden gazeteler böyle kücük seyler vermiyordu. O zamanlar ilk olarak kalemla, defterle baslamislardi. Sonra tabak canak oldu, sonra kücük ev gerecleri, bisiklet, telefon, televizyon, kasetcalar, müzik seti, bilgisayar derken bir de baktım ki otomobil veriyor:) Tam artık ev de verirler kuponla diyorduk ki yasaklandı bu promosyonlar:)
Şimdi o televizyonlardan birini kullanıyorum:)Bir de bisiklet almıştım ama çalındı :(
Kupon demisken aklıma Yasemin Yalçın'ın Kakılmış ve İtilmiş tiplemesindeki İtilmiş'in, at yarısı kuponu icin, Yatudun mu lağn gupponumu?(Yatırdın mı lan kuponumu?) sözü geldi.
Bol kuponlu günler:)
Simdi aklıma geldi de, babam da kupon biriktirirdi önceden. Tabii önceden gazeteler böyle kücük seyler vermiyordu. O zamanlar ilk olarak kalemla, defterle baslamislardi. Sonra tabak canak oldu, sonra kücük ev gerecleri, bisiklet, telefon, televizyon, kasetcalar, müzik seti, bilgisayar derken bir de baktım ki otomobil veriyor:) Tam artık ev de verirler kuponla diyorduk ki yasaklandı bu promosyonlar:)
Şimdi o televizyonlardan birini kullanıyorum:)Bir de bisiklet almıştım ama çalındı :(
Kupon demisken aklıma Yasemin Yalçın'ın Kakılmış ve İtilmiş tiplemesindeki İtilmiş'in, at yarısı kuponu icin, Yatudun mu lağn gupponumu?(Yatırdın mı lan kuponumu?) sözü geldi.
Bol kuponlu günler:)
2 Şubat 2010 Salı
Biraz Nescafe aromalı sohbet:)
Arkadaslar merhaba. Hemen başlıyorum icimden gecenleri aktarmaya. Ben sevdim bu bloglama isini yahu:) Sanki bir hazine bulmus gibiyim. Berceste sayesinde basladım denilebilir bloglamaya. Simdi ise bırakmak istemiyorum.
Simdi bol süt tozu iceren 5 sekerli kocaman bir fincan nescafemle birlikte ofisteyiz:) Karnım acıktı ve ben sabahtan beri bir sey yemedim sadece bir dilim börek yedim saat oldu yedi bucuk. Sanırım nescafe tok tuttu. Tadı da nefis ya:)
Neyse ben biraz edebi seyler paylasmak istiyorum; özellikle siir.
İlk siirimiz Kız Kulesi'nin sevgilisi Sunay Akın'dan.
Çocuğunu asma köprüde sallayan
bir annedir İstanbul
ki onun
içi süt dolu
biberonudur Kız Kulesi
soğusun diye suya tutulan
İkincisi İbrahim Tenekeci'den
işte yine günün belini kırıyor akşam
ve sen kırlara benzersin günün bu saati
çıkarmamışsan çiçekli elbiseni.
I
hatırla ve sıkı tut:
korkardın küçükken
serçe parmağın uçacak diye elinden.
diğer çocuklara benzerdim bense
benzemesi gibi, bir çinlinin diğerine.
Üçüncüsü Akif Kurtuluş'tan
dünyaya biraz daha sokulmak için sahile indim
beşerli üç poşet sudakaydırmataşı aldım bir çingeneden
narindim fırlatırken, yas tuttum suya gömülen her taşa
kiralık bir sesle ağladım, bir balıkçı susuyorum sandı
Sonuncusu da benden.
Adımın verildiği bir sokağa
Yanlıslıkla girmis gibiyim.
Sağımda kaydırak ve salıncak
Solumda mezarlık selvisi...
Şairlere saygı icin siirlerin bir kısmını yazdım.
Muhabbetle...
Simdi bol süt tozu iceren 5 sekerli kocaman bir fincan nescafemle birlikte ofisteyiz:) Karnım acıktı ve ben sabahtan beri bir sey yemedim sadece bir dilim börek yedim saat oldu yedi bucuk. Sanırım nescafe tok tuttu. Tadı da nefis ya:)
Neyse ben biraz edebi seyler paylasmak istiyorum; özellikle siir.
İlk siirimiz Kız Kulesi'nin sevgilisi Sunay Akın'dan.
Çocuğunu asma köprüde sallayan
bir annedir İstanbul
ki onun
içi süt dolu
biberonudur Kız Kulesi
soğusun diye suya tutulan
İkincisi İbrahim Tenekeci'den
işte yine günün belini kırıyor akşam
ve sen kırlara benzersin günün bu saati
çıkarmamışsan çiçekli elbiseni.
I
hatırla ve sıkı tut:
korkardın küçükken
serçe parmağın uçacak diye elinden.
diğer çocuklara benzerdim bense
benzemesi gibi, bir çinlinin diğerine.
Üçüncüsü Akif Kurtuluş'tan
dünyaya biraz daha sokulmak için sahile indim
beşerli üç poşet sudakaydırmataşı aldım bir çingeneden
narindim fırlatırken, yas tuttum suya gömülen her taşa
kiralık bir sesle ağladım, bir balıkçı susuyorum sandı
Sonuncusu da benden.
Adımın verildiği bir sokağa
Yanlıslıkla girmis gibiyim.
Sağımda kaydırak ve salıncak
Solumda mezarlık selvisi...
Şairlere saygı icin siirlerin bir kısmını yazdım.
Muhabbetle...
31 Ocak 2010 Pazar
Denizli günler ah ne güzeldi...
Özledim, farkettim ki özledim çocukluğumda denize girdiğimiz günleri.Bütün kuzenler toplanırdık bir evde, ev de ufacık 2+1. Ve biz o evde 20 kisi olurduk yine de mutluyduk. Gece uyurken birimizin ayağı diğerinin burnuna girerdi.Gülerdik birlikte, yemek masasında yer olmazdı sonradan yerdik. Sonra denize giderdik. Girer girer çıkardık.Kocaman bir çarşafın üzerine oturur domates, ekmek peynir,salatalık şeftali yerdik.Genelde kola içerdik-ben simdi kola icmiyorum o ayrı mesele-Üstümüze dökülürdü şeftalinin suları ama umursamazdık. Kuzenlerim,Almanya'dan gelirdi ve onlarla gecirilen zaman cok kıymetliydi.Futbol, badminton oynar sonra yine denize girerdik. Bizim plaj kum oldugu icin bunları yapmak kolaydı. Sonra denizden çıkar kuma yatardık, her tarafımız kum olurdu gülüşe gülüşe denize koşar birbirimize şakalar yapardık.
Sonra bir de gönül meselelerimiz vardı. Ben karşı apartmandaki kıza bakardım ama bir türlü açılamazdım. Halâ acılamadım:) Açılmak için de geç kaldım zaten:)
Tüm çocukluğumu geri istiyorum ilk ezberlediğim şiirle...
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
CAHİT SITKI TARANCI
Sonra bir de gönül meselelerimiz vardı. Ben karşı apartmandaki kıza bakardım ama bir türlü açılamazdım. Halâ acılamadım:) Açılmak için de geç kaldım zaten:)
Tüm çocukluğumu geri istiyorum ilk ezberlediğim şiirle...
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
CAHİT SITKI TARANCI
Sabahları uyanmak ne kadar zor.
Gece geç yatınca insan haliyle sabahları kalkması da zor oluyor.Ne yapacagım ben bu düzensizlikle bir türlü cözemedim.En erken 01:00 gibi yatıyorum ama 08:30 da kalkamıyorum.Ne menem bir sey bu uyku sorunu ya? Tabii bir de tatil günleri erkenden uyanıyorum. Aksamdan diyorum ki kendime yarın bütün gün uyuyacagım ama sabah 08:30 da kalkıyorum programlanmıs gibi. Off başım uykuyla dertte...
30 Ocak 2010 Cumartesi
Kahve fincanı kadar sıcak bir "MERHABA"
Merhaba sayın okuyucu.
İlk yazımı ezbere kullandığımız sözcüklerle ilgili olarak yazacağım.
Arkadaş kelimesı ile başlayalım mesela; arkadaş diyoruz hep birbirimize; arkadaşımdır kendisi, yakın arkadaşım, sadece arkadaşız... Ne demek arkadaş hiç düşündünüz mü?
Arkadaş; arka çıkan demektir. Arkasında duran demektir. Bir daha düşünün bakalım herkes arkadaşınız olmayı hak ediyor mu?
Bakalım siz hangi kelimeleri ezbere kullandığınızı farkedeceksiniz, bekliyorum...
İlk yazımı ezbere kullandığımız sözcüklerle ilgili olarak yazacağım.
Arkadaş kelimesı ile başlayalım mesela; arkadaş diyoruz hep birbirimize; arkadaşımdır kendisi, yakın arkadaşım, sadece arkadaşız... Ne demek arkadaş hiç düşündünüz mü?
Arkadaş; arka çıkan demektir. Arkasında duran demektir. Bir daha düşünün bakalım herkes arkadaşınız olmayı hak ediyor mu?
Bakalım siz hangi kelimeleri ezbere kullandığınızı farkedeceksiniz, bekliyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)